8 Ocak 2011 Cumartesi
kara parçası
alkışlar içerisinde yaşıyoruz hayatımızı. ne kadar alkış duyarsak, gözler ne kadar üzerimizdeyse o kadar mutlu oluyoruz. bizleri izleyenler çevremizdekiler tabii ki, biz de sahnedeyiz. rengarenk kostümlerimizle. seyircilerimizin görmek istediği şeyleri gösteriyoruz. anlayabilecekleri ve hoş hisler duyabilecekleri hisleri yansıtıyoruz onlara. gerekirse biraz melankoli de ekleyebiliyoruz. insanların içindeki karanlık tarafı aşk acısı süsüyle örtüyoruz ve onlara öyle sunuyoruz. geleneklerimize tutunup geleceği düşlüyoruz. elbette gerizekalı topluluğu kaybetmemek için osuruyoruz, kekeliyoruz. mide bulandırıcıyız gerçekten. ama ambalajlarımız çok ışıltılı olduğu için yaşadığımız hayatı güzel sanıyoruz. güzel de bizim için iyi anlamına geldiği için içimizde herhangi bir kuşku oluşmuyor. pet şişelerimizde hayat yazıyor, kana kana içiyoruz. kurduğumuz para döngüsünün içine tanrıyı da katıyoruz ve onu da bir meta haline dönüştürüp bir popstar algısı oluşturuyoruz. en içtenlikle göstereceğimiz duygularımızı saklıyoruz ve tahammül ediyoruz. tahammül edemeyenleriyse ya tımarhaneye tıkıyoruz ya da bir yafta verip ilişkimizi kesiyoruz. aklımızı karıştırmamalıyız tabii ki. daha iyi bir düzen veya kendini gerçekleştirmek gibi düşüncelerimizi evcilleştiriyoruz. hayatımızdaki seçimler coca cola veya pepsi mi içsemden öteye geçmiyor. hepimiz bir kara parçasında yaşıyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder