seviyorum burayı. böyle kendi halime bir şeylerle oyalanıyorum burada. önceden gözlemlerimi yazıyordum, ama şimdi oluşan şartlar neticesinde daha çok günlük gibi kullanıyorum. okuyan, takip eden falan da yok zaten. 3 sene önce beraber össye hazırlandığım ve 3 senedir tek kelime laf etmediğim vasat çocuk dışında da burayı takip eden, bilen eden yok zaten. gördüğüm kadarıyla o da takip etmekten vazcaymış, blogspot engellenince, buradan selam edeyim bari okuyorsa =)
aslında moral bozucu olan ve açığa kavuşturmam gereken pekçok şey var yine. 21 yaşında olmak, son dört seneyi depresyonda, takıntılı ya da her ikisini karıştırıp delirme sınırlarında geçirmek epey şey kaybettirmiş bana, görüyorum. biliyordum bir şeylere yabancılaştığımı o zamanlar, ama bir anda bir şeyler yaşamıştım. biyolojiden ürken ben, okuduğum şeyleri anladığımı görünce 15 günde bir biyoloji kitabı bitirmiş, çözerken de eğlenmiş ve epey zevk almıştım. o büyük çöküşü yaşamasaydım zaten öss'den bir gün sonra kendimi çalışmaya bile şartlamıştım. gerçekten değiştiren bir deneyim geçiriyordum ama varolan kıskançlıklar, nefretler beni uçuruma sürükledi. aslında düştüm o uçurumdan ben biliyorum. olabilme durumumu kaybettim çünkü, olamıyorum. hala akıllıyım, doğaçlama olarak iyi performanslar gösterebiliyorum, ama hepsi o kadar. iç organlarım yağlanmış, tansiyonum düşüyor, nabzım yükseliyor ve ben 21 yaşındayım. 11-12 yaşımdan beri de (bu dönemde okulda bir şeyler gerçekleştirme durumu vardı) açıkçası dışarıdan hiçbir şekilde benliğimi varlayıcı tepkiler alamıyorum. artık psikoloji standında kitap bakarken, bakma diyor babam bana, korkuyor. en yakın arkadaşım addettiğim adam beraber ingilizce dersine girdiğimizde gülüyor, gülüyor çünkü ben kısıtlı bilgi birikimimi maksimum düzeyde kullanıp ilgili olabiliyorum. bu ona komik geliyor, belli ki absürd buluyor durumu, bu çok acı verici bir durum. üniversiteden bir arkadaşımın bir gün yaptığı yorum aklıma geliyor, isyankar olduğumu söyledi bana. evet, bunu anlamaya çalışmıyor, özgür olabilmenin ne demek olduğunu, insanın içinde yanan ateşi veya benim neye tepki gösterdiğimi anlamaya çalışmıyor, ben sadece isyankarım, o kadar. sol kültüre yakın görünen bir kıza anarşist diyip, ama anarşistse bu nasıl anarşist okula geliyor bu gibi yorumlar yapıp okulda derece yapabilme potansiyeline sahip insanlar, ki yapıyorlar. ben reddettim ve bir süre hem reddedip hem beraber götürmeye devam ettim. ama bir yerde patladı bu. yine yalnız kaldım kıskançlık gibi kötücül duygular yine obsesyonlara sebep oldu. hayatımda hiç karl marx okumuş biri değilim ama marx'ın söylediğini, ekonomik koşulların kültürü yarattığı söylemini kendi çevremi gözlemleyip söyleyebilmiş biriyim. bunu bir dehalık ürünü olarak söylemiyorum zaten, dahi olmadığımı, arınabildiğim takdirde "normal" bir insan olduğumu biliyorum. ben sadece farkındayım, insan olmanın doğal bir sürecini yaşıyorum. ama çoğu insan kendi ablam gibi sabah 8'den akşam 10'a kadar işbaşında bulunup, patronlarını zengin ettikleri için bunun farkında olamıyorlar. ötekileştirilme durumu bu. bu ülkede ailenden gelen bir soyluluğa sahip olmadığın ya da soylu bir ortamda bulunmadığın sürece bir şeyler becerebilmeyi denersen gerçekten güçlü sinirlere sahip olman gerekir. globalleşmenin yayılması gözlerimizi yanıltmamalı. bana göre rönesans öncesi avrupa'yı yaşıyoruz. nicelik olarak çok tüketiyor olabiliriz, ama nitelik olarak tükettiklerimizin hiçbir değeri yok. kirlenmiyoruz bile, bizi olmamızı istedikleri şeye çeviriyorlar sadece, o kadar.
annem bugün ilginç bir laf etti, erken doğmuşum dedi. alışveriş merkezlerini, televizyonları falan görünce 50lili yıllarda doğan insanların bunu söylemesi normal tabii. bense 50lili yıllarda doğmuş olmak isterdim aslında. bilgi peşinde koşan varlıklı bir ailede ve çevrede yetişip, doğayı, dünyayı, tanrıyı ve ülkemi iyice tanıyabilmiş biri olmak isterdim. hem dünya o zaman o kadar zorlu olmaz, ben şimdiden somut bir şeyler koyabilmiş olurdum. öyle işte.
13 Mart 2011 Pazar
2 Mart 2011 Çarşamba
kara parçası 12
ne yazsam, ne yazsam? buraya da ktunnel'den girebiliyorum zaten. hangi zihniyet insanların kayıt tuttukları ve herhangi bir argümanı olmayan bir siteyi engelleyebilir ki? içinde bulunduğumuz ve bizleri belli bir kalıba sokmaya çalışan zihniyet tabii ki.
gerçekten çok boktan geçiyor zaman. yine çok fazla hafıza problemi yaşıyorum. anafranil'in üzerimde gösterdiği yanetkiler fazlalaşmaya başladım. kıymetli bir kalp hastası elemanıyım. işsiz güçsüz ordusunun şu an kadrolu elemanıyım. üniversite'de bir çeşit eğitim alıyor görünümündeyim. aslında sorgulamaktan vazgeçtim, çünkü devam etme kararı aldım. en azından düzenli olarak derslere girme durumunu gerektiriyor bu. ama ben soğuk bir odada yorganın ve yastığn konforunu tercih ediyorum. arasıra rüyalar görüyorum. bugün mesela, hastaneye şeker yüklemesi ve diğer testler için gitmem gerekiyordu. ama ben rüyamda kazandığım zaferleri tatmayı buna tercih ettim. ama gerçekten esaslıı bir rüya gördüm. özet olarak ilham veren muhteşem tecrübelerimi bir yönetmenle senaryolaştırıp iki film şeklinde sunup, onlara erişemeyecekleri bir deneyim yaşama imkanı veriyordum. tabii birsürü insanın sevgi-seli falan. şu rock'n roll'dan gelen sisteme tavır endeksli "kendin yap"a noldu ya hu? azılı bir tüketici ve fazla unutkan biri olduğum için hepsi sanki bir karadeliğe girdiler. gerçi arada şarkı sözü yazmaya falan devam ediyorum, unutkanlığın verdiği güçsüzlük ve varolamama durumu engelliyor her şeyi. bazen diyorum, keşke sabah 8 akşam 5 gidebileceğim bir okul, kurs vs. falan olsa. özellikle şu 13-14 yaşında elde ettiğim imkanlar çok iyiymiş. oradaki insanların şu anki durumu bunu gösteriyor zaten. ben nereden mi biliyorum, yapma şunu facebook'tan baktım sadece. bu ilkti tabii, sadece merak ettim şu an neler döndüğünü. insanlar bir meslek, yeni arkadaşlar ve seks deneyimleri edinirken ben kilo alıp, bol bol uyuyup ve unutup konforun ve kalp krizinin kıyısında ıssız ve garip bir yaşam sürüyorum. kapitalizmi anlamaya çalışıyorum. belki de bir bok beceremeyen insanların genel isyanını barındırıyorum bünyemde. en azından artık eskisi kadar nefret uyandırmıyor salak ve hipnotize olmuş insanlar. çünkü onlardan biri olmayı seçtim. gerizekalı sike sürülecek aklı olmayan insanlar paketi yetiştiren sevgili okuluma devam etme kararı aldım. insanlardaki bencillikten ve getirdiği sıkıntılardan nefret ederdim ama bencilin önde gideniyim aslında. şu anal dönemde epey problemlerim olmuş kısaca söylemek gerekirse. tekrar ediyim sabah 8 akşam 5 bir şey arıyorum, çok mu yaşlıyım bunun için? hayatımın sonuna kadar bunu yapabilirmişim gibi hissediyorum halbuki.
tamam tamam, sorgulamıyorum artık, seçtim çünkü, seçtikten sonra sorgulamak sadece zarar getiren bir şeydir. amerikan filmlerinin bize aşılamaya çalıştığı şeyi hepbir ağızdan tekrar ediyorum o zaman:
"yaptığım davranışlar ve inandığım değerler hayatımı daha "iyi" hale getirdi mi?"
gerçekten çok boktan geçiyor zaman. yine çok fazla hafıza problemi yaşıyorum. anafranil'in üzerimde gösterdiği yanetkiler fazlalaşmaya başladım. kıymetli bir kalp hastası elemanıyım. işsiz güçsüz ordusunun şu an kadrolu elemanıyım. üniversite'de bir çeşit eğitim alıyor görünümündeyim. aslında sorgulamaktan vazgeçtim, çünkü devam etme kararı aldım. en azından düzenli olarak derslere girme durumunu gerektiriyor bu. ama ben soğuk bir odada yorganın ve yastığn konforunu tercih ediyorum. arasıra rüyalar görüyorum. bugün mesela, hastaneye şeker yüklemesi ve diğer testler için gitmem gerekiyordu. ama ben rüyamda kazandığım zaferleri tatmayı buna tercih ettim. ama gerçekten esaslıı bir rüya gördüm. özet olarak ilham veren muhteşem tecrübelerimi bir yönetmenle senaryolaştırıp iki film şeklinde sunup, onlara erişemeyecekleri bir deneyim yaşama imkanı veriyordum. tabii birsürü insanın sevgi-seli falan. şu rock'n roll'dan gelen sisteme tavır endeksli "kendin yap"a noldu ya hu? azılı bir tüketici ve fazla unutkan biri olduğum için hepsi sanki bir karadeliğe girdiler. gerçi arada şarkı sözü yazmaya falan devam ediyorum, unutkanlığın verdiği güçsüzlük ve varolamama durumu engelliyor her şeyi. bazen diyorum, keşke sabah 8 akşam 5 gidebileceğim bir okul, kurs vs. falan olsa. özellikle şu 13-14 yaşında elde ettiğim imkanlar çok iyiymiş. oradaki insanların şu anki durumu bunu gösteriyor zaten. ben nereden mi biliyorum, yapma şunu facebook'tan baktım sadece. bu ilkti tabii, sadece merak ettim şu an neler döndüğünü. insanlar bir meslek, yeni arkadaşlar ve seks deneyimleri edinirken ben kilo alıp, bol bol uyuyup ve unutup konforun ve kalp krizinin kıyısında ıssız ve garip bir yaşam sürüyorum. kapitalizmi anlamaya çalışıyorum. belki de bir bok beceremeyen insanların genel isyanını barındırıyorum bünyemde. en azından artık eskisi kadar nefret uyandırmıyor salak ve hipnotize olmuş insanlar. çünkü onlardan biri olmayı seçtim. gerizekalı sike sürülecek aklı olmayan insanlar paketi yetiştiren sevgili okuluma devam etme kararı aldım. insanlardaki bencillikten ve getirdiği sıkıntılardan nefret ederdim ama bencilin önde gideniyim aslında. şu anal dönemde epey problemlerim olmuş kısaca söylemek gerekirse. tekrar ediyim sabah 8 akşam 5 bir şey arıyorum, çok mu yaşlıyım bunun için? hayatımın sonuna kadar bunu yapabilirmişim gibi hissediyorum halbuki.
tamam tamam, sorgulamıyorum artık, seçtim çünkü, seçtikten sonra sorgulamak sadece zarar getiren bir şeydir. amerikan filmlerinin bize aşılamaya çalıştığı şeyi hepbir ağızdan tekrar ediyorum o zaman:
"yaptığım davranışlar ve inandığım değerler hayatımı daha "iyi" hale getirdi mi?"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)